İskenderiye Ekolünün İslam Topraklarına Nakli
Müslüman filozoflar, İskenderiyeli bilginler
tarafından kullanılan araştırma metodunu öğrenerek bir süre sonra bu metodu kullanmaya
başladılar. Yunan felsefesinin temel öğretilerinin okutulduğu bu akademi vasıtasıyla Müslüman
bilginler Aristoteles mantığına ulaşmış ve ona farklı yorumlar getirmişlerdir.
Yunan felsefesinin İskenderiye aracılığı ile İslam topraklarına nakli iki yol
aracılığı ile olmuştur. Birinci yol, Hıristiyanlık dininin baskısıyla bu ekole
ait filozofların orada tutunamayıp Harran ve Antakya gibi şehirlere göç
etmeleri ve Müslümanların Ortadoğu denilen bölgede siyasi hâkimiyet kurmasıyla
İskenderiye’nin eski önemini yitirmesi[1]
sonucu, İskenderiye ekolüne ait düşüncelerin daha geniş bir coğrafyada farklı
ideolojilerde ve okullarda temsil edilmesi ile gerçekleşmiştir. İkinci yol ise,
İskenderiye’den ya da İskenderiye’nin önemini yitirmesi ve oradaki kütüphanenin
ortadan kalkması ile Anadolu ve diğer yakın bölgelere aktarılan felsefi
eserlerin Emevî döneminde başlayıp Abbasî döneminde ivme kazanan tercüme
hareketleridir.[2]
![]() |
iskenderiye |
[1] Dimitri Gutas, Yunanca Düşünce Arapça Kültür, Kitap
Yayınevi, İstanbul – 2015, s. 23. Gutas’a göre Müslümanların Arabistan
yarımadası dışındaki fetihlerin tercüme ve ilim faaliyetleri açısından bazı
önemli sonuçları olmuştur. Bunlar arasında; önemli bilim merkezlerinin aynı
siyasi yapı altında toplanmaları, Çinli eserlerin kağıt yapım teknolojisini
İslam dünyasına sokmaları, fethettikleri ülkelerin halklarına yönelik farklı
politikaların geliştirilerek tercümelerin buna göre yönlendirilmesi
sayılabilir. Bkz. s. 24-32, 50-53,
[2] Demirci, agm, s. 51-52.
İskenderiye kütüphanesinin kuruluş aşamasında olduğu gibi İslam dünyasındaki
çeviri hareketlerinde de maddi boyut önemli bir yer tutmaktadır. Abbasi
halifeleri kitapların olduğu yerlere geniş yetki ve maddi imkânlarla elçiler
göndererek kitapların Bağdat’a getirilmesini sağlamıştır. Bu maddi destek
kitapların Arapçaya tercümesi konusunda da devam etmiştir. Daha sonraları
çevirilerin rağbet görmesi özel teşebbüslerin de önünü açmış ve tercümanlık
ticari bir sektör haline gelmiştir. Bkz. Demirci, age, s. 53. 58. Musa b. Şakir
ve üç oğlu servetlerinin önemli bir kısmını tercümelere harcamışlar, Buhtîşu,
Mâseveyh ve Tayfûrî gib politik ve seçkin aileler, çeviri hareketinde
belirleyici unsur ve sorumluluk sahibi olmuşlardır. Bkz. Gutas, age, s. 130
[3] Ömer Mahir Alper, İslam Felsefesine Giriş, İslam Felsefesi Tarihi, Editör: Bayram
Ali Çetinkaya, Grafiker Yayınları, Ankara, 2012, s. 43
[4] Ahmet Arslan, Bir İslam Felsefesi Var mıdır?, s. 10
[5] Gutas, age, s. 95
[6] Arapçaya ilk defa Haccac
b. Yusuf el-Matar tarafından tercüme edilmiş olup daha sonra bir çok kez
tercümesi yapılmıştır. Batlamyus’un, Dünyanın alemin merkezinde olduğu, Güneş
ve diğer gök cisimlerinin Dünya’nın etrafında döndüğü görüşünü savunduğu
kitaptır. Bu görüş daha sonra Yeni Eflatunculuk düşüncesinde Sudûr teorosinin
geliştirilmesi sırasında önemli rol oynayacaktır. Bkz. Vural, age, s. 73