Özgürlük ve Ahlak
Özgürlüğü bir biçimde sınırladığımızda
ahlaki özgürlük, insanın iyi olma isteği anlamına gelir. Özgürlük, insanın
iyiye hizmeti ve kendini ona verişidir. İyiye tutunmayan özgür değildir.
Özgürlük aynı zamanda nefse hakim olmak demektir.
Özgür bir nefs, tabiat yasasının
efendisidir. Gerçek özgürlüğe zeka ve hakikate sahip olan kişi ulaşır.
Nefsin gerçekliğe yönelişi, özgür insanı
başkalarından farklı kılar. “Özgür ile köle arasındaki ayırım şuradadır. Özgür,
gerçeği temel biçimde korur, bu da seviye dayalı bir korumadır. Köle ise
gerçeği daima korkuya dayalı bir biçimde korur. Gerçek bir bilgin ve düşünür
olmanın şartlarından biri de özgür olmasıdır.
Özgürlük aynı zamanda “malı sevmemektir.”,
“İnsanların kendisinden bir şey istediği kişi, vaad edinceye dek özgürdür.”
Özgürlüğün olumsuz tanımı, aynı şekilde
kötülükten ve insanı insanlığının gerçek hedefine ulaşmayı engelleyen
etkenlerden kurtuluştur. Beşeri varlıkların genelde işlediği kötülüklerden
kaçınmak, gerçek özgürlüktür. Özgür olmak insana zor gelir. İlkellikten ve
budalalıktan kurtuluş, nefsi gerçek özgürlüğe hazırlar.
Gerçek servet, insanın yurdunda
oturmasıdır. Yoksulluk ise gurbet toprağında kalmandır. Tutku kulluktur.
Ümitsizlik özgürlüktür.
Kindi’ye göre dünyanın en mutsuz insanı,
nefsinin istekleri, kendisinin dışındakileri edinmek olandır. Çünkü her
durumda, bir isteği yerine gelmez, bir sevdiğine muhtaç olur. Her yerine
gelmeyenle hasret vardır. Her kaybedilenle musibet vardır. Bu ikisi ferah ve
hoşnutluğun zıddı olan hüzün ve esef doğururlar. Zıtlar, bir şeyde bulunmaz.
Bir insan hüzünlü ve esefli olunca, sevinç ve hoşnutluk ortadan kalkar.Kim
mahzun ve esefli olursa, hayatı sıkıntılıdır. Hayatı sıkıntılı olan, dünyasında
mutsuz olur.
Özgürlük aşağılık isteklerden kurtulma
anlamına gelişi itibariyle iffet erdeminin dallarından biridir. Miskeveyh iffet
şehvani duyguyu aşan özelliktir der. Bu erdem, aklına uyarak tutkularını
denetim altına almaya başladığında kendini kişide gösterir. Bu da aşağılık
isteklerinden tamamen kurtuluncaya kadar kararlılık ve içtenlikle çalışması,
hiçbirine kul olarak dönmemesi ile olur.
Tutkulardan kurtuluş, insani kemalin yönlerinden biridir. Bu, insanı insanlığının kemal derecesine yöneltir. Onu melekler derecesine yükseltir. Bu da beden hayatından daha kalıcıdır. Felsefe en yüce gayesi olan mutluluğa kemali ile ulaşabilir.
Sonuç:
Sonuç olarak, İslam’ın ilk dönemlerinde
özgürlük düşüncesi, öyleyse çeşitli düzlemlerde ve çok yönlü bakış açılarına
göre şekillenmiştir. Dünyanın diğer alanlarında olduğu gibi Müslüman
toplumlarında da toplum özgür ve köle olarak iki kısımdır ve hayat buna göre
şekillenmiş, hukuk ve fıkıh kuralları ve ahlaki değerler buna göre
şekillenmiştir. Bununla birlikte özgürlüğün hem kulun tanrı karşısındaki tutumu
boyutu hem de nefsin duyusal isteklere karşı duyarsız kalması anlamında akli
hazlara yönelmesi bakımından da incelenmiştir.
Bitti...