İslam Felsefesinde Felsefenin Tanımı

İSLAM FİLOZOFLARINA GÖRE FELSEFE’NİN TARİFLERİ

 

Filozof el-Kindî’ye göre felsefenin tarifi: “İnsanın gücü ölçüsünde var olanların hakikatini bilmesidir.” (ilmu’l-eşyâ’ bi hakâilkihâ bikaderi tâkati’l-insân.)[1]

Kindî, fi’l-hudûd ve’r-Rusûm isimli eserinde ise kendinden önceki filozoflar tarafından yapılan felsefenin farklı tanımlarına da yer vermiştir. Buna göre:

1. Felsefe, hikmet sevgisdir.

2. Felsefe, insanın gücü yettiği ölçüde yüce Allah’ın fiilerine benzemesidir.

3. Felsefe ölümü tercih etmektir. (arzuları öldürmek, duyusal zevkleri terk etmek)

4. Felsefe, sanatların sanatı ve hikmetlerin hikmetidir.

5. İnsanın kendini (nefsini) bilmesidir.

6. Felsefe, insanın gücü ölçüsünde ebedi ve külli olan varlıkların hakikatini, mahiyet ve sebeplerini bilmesidir.”[2]



Kindî, fi’l-Cevâhiri’l-Hamse isimli eserinde ise felsefeyi “gerçekte felsefe zihnin disipline edilmesinden başka bir şey değildir.” demektedir.[3]

İbn Sînâ’ya göre felsefî ilimler teorik ve pratik olmak üzere ikiye ayrılır. Teoirk ilim bilfiil aklın meydana gelmesiyle nefsin teorik gücünü yetkinleştirmeyi talep ettiğimiz ilimdir. Bu da eylem ve değişken durumlarla ilgili olmayan şeyler hakkında kavram ve önerme bilgisinin oluşmasıyla gerçekleşir. Pratik ilimler ise kendilikleri bakımından amellerimiz olan şeyler hakkında kavram ve önerme bilgisinin oluşmasıyla teorik gücün yetkinleşmesinin, ikinci olarak da bu sayede pratik gücün ahlakla yetkinleşmesinin talep edildiği ilimdir.[4]

İbn Sînâ’ya göre teoirik ilim üç kısımdan oluşur: Metafizik, fizik ve matematik. Filozofun metafizik bilgisinden kastı ise “ilk felsefe” ve “mutlak hikmet”tir. [5]

Fârâbî’ye göre felsefenin tarifi: 

1.  “varlık olarak varlığın bilgisidir.”[6]

2. “İlk bakışta ve gerçekte, bir insan için, nazarî ilimlerin vuku bulması ve onun bütün fiillerinin, genel görüş ve gerçeğe göre ilk bakışta iyi olana uymasıdır.”[7]

Fârâbî’ye göre felsefe öğrenmenin amacı, yüce yaratıcıyı bilmek, O’nun hareket etmeyen “bir” olduğunu, her şeyin etkin sebebinin o olduğunu, O’nun kendi cömertliği, hikmet ve adâleti ile bu âleme düzen veren olduğunu bilmektir. Filozofun yapması gereken şey de, insanın gücü ölçüsünde yaratıcıya benzemesidir.[8]

İbn Miskeveyh’e göre felsefe, nazari ve ameli olmak üzere ikiye ayrılır. İnsan, felsefenin bu iki bölümünde mükemmellik kazanınca mutluluğa tam olarak erişir. Nazari olarak mükemmel olmak demek, ilimde isabetli görüşe, sahip olup düşüncede doğru ve sağlam olmak demektir. Ameli olarak mükemmel olmak demek, güçlerini ve bunlara ait fiillerini birbiri ile çatışmaya düşürmeksizin sıraya koymak demektir. Bu iki güç birbirini tamamlayıcıdır. Nazari olan mükemmellik sûret, ameli mükemmellik ise madde hükmündedir. İlim bir başlangıç eylem ise onu tamamlayan şeydir. Bütünlenmeyen bir başlangıç kayıp olur, başlangıçsız bir bütünleme ise imkansızdır.[9]



[1] el-Kindî, fi’l-Felsefeti’l-ûlâ, (Kindî Felsefi Risaleler içinde), s.126.

[2] el-Kindî, fi’l-hudûd ve’r-Rusûm, (Kindî Felsefi Risaleler içinde), s.185.

[3] Enver Uysal, Kindi ve İbn Sina Felsefesinin Temel Kavramları, s. 122.

[4] İbn Sîna, el-İlâhiyyât (metafizik), ss. 17-18.

[5] İbn Sîna, el-İlâhiyyât (metafizik), s. 19.

[6] Fârâbî, Kitâbu’l-Cem’  beyne Ra’yeyi’l-Hakîmeyn Eflatun el-İlâhî ve Aristutâlis (İslam  Filozoflarından Felsefe Metinlere İçinde), s. 152.

[7] Fârâbî, Tenbîh alâ Sebîli’s-Sa’âde (Fârâbî’nin İki Eseri İçinde, Hanefi Özcan), s. 125.

[8] Fârâbî, Risâle fîmâ Yenbağî en Yukaddime kalbe Teallümi’l-Felsefe ((İslam  Filozoflarından Felsefe Metinlere İçinde), s. 109.

[9] Aygün Akyol, İslam Felsefesi Tanımlar Sözlüğü, s. 109.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski