Hürriyet Kavramının Kökeni

Kelime, aslen Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Ancak kelimenin içerdiği anlamı tam olarak tespit edebilmek için Arapçanın da içinde bulunduğu dil grubuna ve Arapçadaki kullanım alanlarına da göz atmak yerinde olacaktır.

Arapça hür sözcüğünün İbranice’de tam da aynı (hor) Süryanice’de (her) şeklinde bir karşılığı vardır. Arapça’da bu terimin tarihi hakkında net bir açıklık yoktur. Ancak bu kelimenin İslam öncesi arap toplumunda kullanıldığı yüksek bir ihtimaldir. Bu kelimeye daha az rastlıyor oluşumuz, kelimenin şiirsel bir estetik taşımamasından kaynaklanıyor olabilir. Bu yüzden hürriyet kelimesi İslam dininin yayılmasından sonra daha çok kullanılmaya başlamıştır diyebiliriz. Zira İslam ile birlikte toplumsal düzenlemeler ve sorumluluklar ile dini tartışmalar yaşanmaya başlamıştır.

Hürriyet kelimesi İslam'ın erken dönemlerinde köleliğin karşıtı olarak hukuki bir durumu ifade etmek için kullanılmıştır. Ancak Müslümanlar kendilerinden önce uzun yüzyıllar özgürlükle ilgili tartışmalar yapmış olan Akdeniz Dünya’sının felsefi düşüncesiyle ilişkiye girdiklerinde özgürlük kavramının çok daha geniş bir çerçevede kullanılmış olduğunu fark etmeleri uzun sürmemiştir. Konuyla ilgili hem Hint düşüncesinde hem de Antik Yunan Felsefesinde ve devamı olan Yeni Eflatunculuk ile düşünsel olarak çok gelişmiş bir toplum olan Mısır medeniyeti ile tanışmak, Müslümanların, en azından bazı Müslümanların, bu kavram hakkında henüz emekleme döneminde olduklarını fark etmelerine sebep olmuştur. Günümüzden bakacak olursak henüz bu emekleme seviyesini geçtiğimiz de çok söylenemez açıkçası.



Hür kelimesinin mecazi kullanımında ise efendilik ve ululuk (suded ve nebil) ifade ettiği görülmüştür. Örneğin Arapçada güzel söz, “hürrul kelam” şeklinde ifade edilirdi. Bu kullanımın temeli bütün kötü nitelikleri ve kötü konumu köleye izafe etmeye olan insani eğilimdir. Oysa özgür insan hukuken bütün iyi niteliklerin kendisine nispet edildiği kişidir.

İnsanın özgür oluşu anlatan tahkiye, ıtlak, initak, ve halas gibi pek çok sözcük vardır. İhtiyar kelimesi ise özel anlama sahip teknik bir terimdir. Burada özgür irade vurgusu yapılmıştır. İhtiyar, öncesinde düşünme ve akıl yürütme olan özgür irade olarak belirlenmiştir. Bunun ise düzlemi yukarıda geçtiği üzere daha farklıdır. Bu da tanrı karşısında insanın özgürlüğü ile ilgili problemin bir parçasıdır.

Farsçada Azad Sözcüğü

Farsçada Azad kelimesi insnaın özgür oluşunun seçkin toplumsal gruplara mensup olan bir ailede doğmakla bağlantılı olduğu anlamına gelir. Müslümanlar İran toplumsa düzeninin seçkin niteliği ve sıkıcı piramitsel hiyerarşisinden hoşlanmamıştır. İslam’da her insan kökeni ve osyu bir yana yeteneklerinin erişmeye imkan verdiği herhangi bir sosyal konuma ulaşmaya ehil görülmüştür. Her halükarda azad kelimesi İslam uygarlığı gölgesinde edindiği anlamlar, Arapçadaki hür kelimesinden alınmıştır. Buna göre, Arap olmayan halklarda İslam’a girmeden önce bulunan özgürlük kavramları Arapçanın bu kavramları ifade için temel biçim olarak dayandığı özgürlüğün İslami tutumu önünde tamamen kaybolmuştur.

Kaynak: Frank Rosenthal

Başka bir yazıda bu konuya devam edelim.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski